|
Aile Danışmanlığı
Aile içi iletişim ve etkileşimin tarzı, aile
yapısı, ortak değerler, aile fertlerinin sağlık
ve yaşamlarını, hem bireysel, hemde kollektif
olarak etkilemektedir. Aile içinde ve çevresinde
yaşanan olaylar, tüm ailenin yapısını etkiliyebilmekte
ve zaman, zaman aile içi işlev ve etkileşimde
de sorunlara yol açabilmektedir. Kaza, ölüm,
ayrılık, hastalık gibi durumlarda, ailelerin
tamamı üzerinde oluşan baskı ve stres, aile
fertlerinin beraberce (kolektif) başa çıkma
becerileri gösterbilmesini gerekli kılmaktadır.
Bu ve buna benzer durumlarda, değişik sebelerden
dolayı birbirinden farklı olabilen tepkiler,
rol karmaşaları ve buna bağlı olarak ortaya
çıkan çatışma ya da anlaşmazlıklar, psikolojik
sorunlar aile danışmanlığını önemli hale getirmektedir.
Psikologlar ailelelere bu gibi durumlarda,
çözümler bulmalarına yardımcı olarak, yeniden
denge kurmalarını sağlamaktadırlar. Aile Danışmanlığının
amaçlarından bazıları şunlardır:
- Bireydeki ruhsal belirtileri ve işlevsel
bozuklukları, aile düzeyinde ele almak ve
azaltmak;
- Aile ve evlilik içi çatışmaları çözümlemek;
- Ailelelerin sorunları ile başa çıkabilmeleri
için kullanabilecekleri kaynakları ve davranış
sekillerini belirlemek, bunları kullanma güçlerini
harekete geçirebilmelerine yardımcı olmak.
- Aile üyelerinin duygusal gereksinimlerinin
algılanması ve tatminini kolaylaştırmak;
- Ailelerin zorlayıcı yaşam olayları, tıbbi
ve ruhsal hastalıklar karşısında sorun çözme,
iletişim kurma becerilerini geliştirmelerine
yardımcı olmak.
- Aile içi iletişim kurma beceri ve kapasitelerinin
geliştirilmelerine yardımcı olmak.
- Kadın, erkek ve kuşaklar arası rol dağılımı
konusunda uyumu güçlendirmek.
- Ailenin toplumsal çevre ile bütünleşmesini
kolaylaştırmak.
Boşanma
Beratung von Eltern nach § 95 Abs. 1a AußStrG über die spezifischen aus der Scheidung resultierenden Bedürfnisse ihrer minderjährigen Kinder ist in unserer Stelle auf Deutsch, English und Türkisch möglich.
Anlaşmalı boşanmalarda § 95 Abs. 1a AUßStrG gereğince anne ve babaların ayrı ayrı ya da beraberce boşanma sonucunda çocuklarında oluşan ya da oluşabilecek ruhsal ihtiyaçları için bir kereye mahsus danışmanlık almaları yasa gereği zorunlu kılınmıştır. 15/05/2015 tarihinde Mag. Erdal Kayhan Avusturya Aile Bakanliği`nın ilgili listesine alınarak bu konuda yetkilendirilmiştir. Bu konuda danışmanlıklar için aynı telefonlarımızdan bilgi alabilir ve randevu yapabilirsiniz.
Cinsel Problemler
Depresyon
Depresyon, her yaş, toplum ve kültürde görülen
ve tedavisi tamamı ile mümkün olabilen bir rahatsızlıktır.
Fizyolojik sebeplerin yanı sıra, çoğunlukla
uzun süreli duygusal zorlanmaların, yaşanan
ya da algılanan çaresizlik ve kaygı durumlarına
bağlı olarak ortaya çıkmaktadır . Yaşamları
boyunca her 100 erkekten 10'unun ve her 100
kadından 20'sinin depresyon geçirdiği araştırmalarla
saptanmıştır.
- Yaşamaktan, eskiden heyecan duyularak yapilan
aktivite ya da faaliyetlerden zevk alamama
- Belirgin bir şekilde yaşanan karamsarlık,
ümitsizlik, kötümserlik.
- Gün boyunca, belirgin bir sebebe bağlı
olmadan yaşanan yorgunluk, bitkinlik, halsizlik.
- Gündelik işlere karşı duyulan ilgisizlik,
isteksizlik.
- Uykuya dalmada zorluk ya da uykunun bölünmesi
ile oluşan uyku bozuklukları ve uyku ihtiyacında
oluşan azalma ya da artışlar.
- Dikkat toplamada çekilen güçlük, unutkanlık
bunlara bağlı olarak öğrenmede güçlük çekilmesi.
- İştahsızlık ya da aşırı yemek yeme hali,
bunlara bağlı olarak hızlı kilo alma ya da
kaybetme.
- Vücutta fiziksel bir rahatsızlığa bağlanamayan
ağrı, sizi, yanma, soğuma ve karıncalanmalar.
- Zaman zaman yersiz yere ağlama.
- Konuşmaya, sosyal ortamlara karşı ilgisizlik,
geri çekilme.
- Tahammülsüzlük, sinirlilik, huzursuzluk.
- Kararsızlık.
- Kendine güvensizlik.
- Cinsel isteksizlik.
- İntihar düşüncesi, kendini yaralama ya
da intihara teşebbüs.
Eğitim ve Okul Danışmanlığı
Ergenlik Sorunları
Ergenlik (puberte), insanlarda meydana gelen
"yetişkinliğe ilk adım" evresidir.
Ergenlik, çocukluk çağı ile yetişkinlik çağı
arasındaki geçiş dönemidir. Ergenlik, bireyde
çocuksu tutum ve davranışların yerini yetişkinlik
tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin
kazanıldığı, bireyin erişikin rolüne psikolojik
ve somatik olarak hazırlandığı dönemdir. Çocukluk
çağı olarak adlandırılan yaşlarda, sosyal toplum
bilinci gelişmemişken, ergenlik dönemine giren
gençlerde toplumsal kabullenilme, bir grubun
parçası olma kavramları gelişir. Vücut hormonlarınıdan
cinsiyet ile ilgili olanların üretimi bu dönemde
tepe noktasına ulaştığından ergen adayının psikolojisi
sebepsiz değişimler gösterir.
Genel olarak 12-20 yaş arası ergenlik dönemi
olarak adlandırılır.
Fobiler
Fobi, korkunun, kişinin günlük yaşamını olumsuz
yönde etkileyen, bu anlamda kontrolden çıkmış
halidir.
Fobi toplumda sık görülen bir anksiyete bozukluğudur.
Fobisi olan insanlar “fobik” diye adlandırılırlar.
Yapılan araştımalar toplumda %10 oranında fobi
tespit etse de tahminen bu değer %25 dolaylarındadır.
Fobiler halk arasında hastalıktan ziyade huy
ya da kişilik özelliği olarak düşünüldüğünden
tedaviye başvuranların sayısı azdır. Araştırmalarda
fobi sıklığının beklenenden düşük çıkmasının
en önemli nedeni budur. Kadınlarda erkeklere
oranla iki buçuk kat daha fazla görüldüğü saptanmıştır.
İş Hayatına Bağlı Sorunlar
Kaygı Bozuklukları
Kişisel Gelişim
Konsantrasyon Bozuklukları
ve Motivasyon Sorunları
Dikkat toplamada çekilen güçlük olarak tanımlanabilen
konsentrasyon bozukluğu özellikle çocuk ve gençlerde
görüldüğü düşünülen bir rahatsızlıktır. Ancak
depresyon, uzun süreli stres ve yorgunluk gibi
durumlarda da sıkça görülebilmektedir.
Çocuklarda dikkat dağınıklığı, motivasyon ile
de sıklıkla karıştırılmaktadır. Ancak yapılan
bazı araştırmalarda öğretmenleri tarafından
dikkat dağınıklığı olduğu söylenen çocukların
sadece % 1 ila 2'sinde bu sorun teşhis edilebilmiştir.
Aile içi sorunlar, anne baba arasındaki sorunlar,
çocuk ve anne-baba arasındaki iletişim sorunları,
yanlış yetiştirme yöntemleri, çocuklarda okula,
ders çalışmaya karşı soğukluk yaratabilmekte
ve çocuklar okulda ve evde derslerine yeteri
kadar ilgi göstermemektedirler. Bu durumlarda,
derslerine ilgi duymayan çocuklarda dikkat sorunu
olduğu düşünülebilmektedir. "Normal"
diyebilecegimiz, dikkati belirli bir iş ya da
uğraşta tutabilme süresi yaşlara göre söyledir:
- 5 ila 7 yaş arası, 15 dakika
- 7-10 yaş arası 20 dakika
- 10-12 yaş arası 20-25 dakika
- 12-14 yas arasi 30 dakika
Dikkat ve ilgiyi yapılan iş ya da uğraşta tutabilme,
yapılan işe duyulan ilgi, önceden yapılan alıştırma
süresi ve yaşa da bağlıdır. Dikkati sürekli
olarak belirli bir iş ya da uğraşta tutabilme
yapılan düzenli alıştırmalar ile geliştirilebilmekte
ve bu yeteneğimizi kullanabilme kabiliyetimiz,
yaşamımız içerisinde yapmış ve yapıyor olduğumuz
işler göre değişiklik gösterebilmektedir.
Oyun Bağımlılığı
Panik Atak
Panik Atak günümüzde sıkça karşılaşılmaya başlanan
ve depresif rahatsızlıklara bağlı olarak ortaya
çıkan bir psikolojik rahatsızlıktır. Genellikle
kalp krizini andırması sebebi ile panik atak
geçiren insanlarda ilk kriz sonrasında sağlık
kaygıları oluşabilmektedir. Panik atak aniden
ortaya çıkar ve en çok on dakika içinde en yüksek
seviyesine ulaşır. Herhangi bir yer, zaman ya
da duruma bağlı olmadan ortaya çıkar. Bu sebepden
dolayı bu rahatsızlığa sahip olan insanlarda
zaman içerisinde belirli yerlere gitmeme, kapalı
yerlerde bulunamama gibi ikincil rahatsızlıklarda
ortaya çıkabilmektedir. Aşağıda bulunan belirtilerden
kalp çarpıntısı, boğulma hissi en tipik belirtileridir
ve hemen hemen her kriz durumunda ortaya çıkarlar.
Panik Atağın bazı belirtileri şunlardır:
- Kalbin aşırı derecede hızlı çarpması
- Aşırı terleme
- Titreme
- Ağızda oluşan kuruluk
- Nefes alıp vermede güçlük çekmek (Boğulma
Hissi)
- Göğüs kafesinde ağrı yada baskı hissi
- Mide bulantısı ya da ekşimesi
- Bas dönmesi, güçsüzlük hissi, bayılma duygusu
- Kendine yabancı hissetme ya da o an için
herşeyin gerçek dışı olduğunu hissetme
- Kontrolünü kaybetmekten ve delirmekten
korkma
- Ölüyorum düşüncesi
- Vücutta aşırı derece sıcaklık ya da soğukluk
duygusu
- Vücudun değişik yerlerinde karıncalanma
Süpervizyon ve Grup Süpervizyon
Süpervizyon, mesleki yaşamda karşılaşılan sorunların
çözümlenmesi ve mesleki yaşamın desteklenmesi
amacı ile yapılan özel bir danışmanlıktır.
- Gündelik kararlarda önemli noktaların belirlenmesi
ve sağlıklı kararlar alınmasına yardımcı olmak
- İş yaşamından kaynaklı stres, baskı, anlaşmazlık
ve çatışmalarda destek
- İş yeri ve yaşantısındaki rollerin, fonksiyonların
ve iş gereklerinin düzenlenmesi ve belirginleştirilmesine
katkı
- Değişim ve geçiş süreclerine destek sağlanması
- Yeni görev ve iş durumları ile başa çıkılmasına
yardım
- Süpervizyon Mobbing ve Burn-out durumlarında
önemli katkılar sağlamaktadır. Sadece bireysel
olarak yapılabileceği gibi grup ya da kurum
düzeyinde de uygulanabilir.
Takıntı
Takıntı sözcüğü (İngilizce de Obsession yada
Almanca da Zwang) gündelik yaşantımızda sıklıkla
kullandığımız bir kelimedir. Psikolojik rahatsızlık
kategorisinde ise, bu rahatsızlığın iki önemli
boyutu vardır; Düşünce ve Davranış.
- Düşünse takıntıda insanlar kendilerini
sürekli olarak aynı şeyi düşünmekten alamazlar.
Bu sadece bir düşüncenin tekrarı olabileceği
gibi görüntü olarak da ortaya çıkabilir. Rahatsız
olan kişi bu tekrara direnir ancak başaramaz.
Bu düşüncelerin tekrarı insanlara bıkkınlık
verir ve başa çıkamadıkları için bir süre
sonra yılarlar. Düşüncelerin içeriği gündelik
olay ya da işlerle ilgili olabileceği gibi
korkutucu, ürkütücü, tiksinti verici de olabilir.
Örneğin, eline pislik bulaştığını, evin kirli
olduğunu, çocuklarına kötü birşey yapacağını,
eşyaların simetrik durması gerektiğini sürekli
düşünmek gibi...
- Genelde düşüncenin tekrarı ve direnme davranışının
başarısızlığı sonucunda ortaya çıkan gerginliği
engellemek için rahatsızlığı bulunan insanlar
başkalarına garip gelebilecek davranışlar
sergilemeye başlarlar (el yıkama, eşyaları
sürekli düzenleme, temizlik, bazı yerlerden
uzak durmak, kaçıp yalnız kalmak…) Bu davranışlar
gerginliğin azalmasını geçici de olsa da sağladıkları
için düşünceler doğrultusunda sürekli olarak
tekrarlanırlar.
- Bir süre sonra düşünce ve onu takip eden
davranışlar sonucunda gündelik yaşantlarında
ilişkilerinde yada işlerin de sorunlar yaşarlar.
Uyuşturucudan Korunma ve
Uyuşturucu Bağımlılığı
Yunanca uyku anlamında ki "narke"den
gelen ve İngilizce'ye "narkotik" olarak
geçen uyuşturucu sözcüğü, uyuşturma özelliği
olan, uyuşturan, duymaz hale getiren demektir.
Ancak, keyif veren, kışkırtan, yatıştıran, uyanıklık
sağlayan kimi maddeler içinde kullanılmaktadır.
Uyusturucu maddeler, merkezi sinir sistemini
etkileyerek kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel
dengesini değiştiren, bağımlılığa yol açabilen,
tıbbi amaçların dışında keyif almak, sakinleşmek
ya da eğlenmek için kullanılan maddelerdir.
Uyuşturucu maddelerin zaman zaman sosyal, mesleki,
psikolojik ya da fiziksel sorunlara yol açacak
şekilde kullanımına madde suistimali denir.
Uyuşturucuların sık ve aşırı kullanılması bağımlılık
anlamına gelmez.
Bağımlılık:
- İrade ve mantık ile önlenemeyen uyuşturucu
kullanma isteği,
- Uyuşturucu maddenin giderek artan dozda
kullanılmasının engellenememesi (Tolerans),
- Uyuşturucu maddenin alınmaması halinde
yoksunluk etkilerinin ortaya çıkması,
- Yoksunluk etkilerinin tekrar madde kullanımı
ile giderilebilmesi durumudur.
Uyuşturucu bağımlılığının değişik sebepleri
vardır. Bunlardan bazilari şunlardır:
- Uyuşturucu Madde kullanımı konusunda eksik
ya da yanlış bilgilendirilmiş olmak,
- Uyuşturucu Maddelere ulaşma, deneme, ya
da deneme şansının kolaylığı,
- Sosyal kuralları, yasaklara karşı tepki
göstermek, moda akımlara ilgi, dikkat çekmeye
çalışmak,
- Sosyal rekabetten, çatışma ve anlaşmazlıklardan
kaçarak kurtulmaya yatkınlık,
- Duyguları ifadede olağan dışı zorluk çekmek,
- Sosyal baskıya karşı dayanıksızlık, grup
içinde hep uyumlu olmaya çalışmak,
- Hayır diyememek,
- Aile içi çatışmalar, çözümsüzlük hissi,
anlaşılamamak ya da kendini ifade şansı bulamamak,
- Yetersiz duygusal destek,
- Boş vakitleri değerlendirmek için yetersiz
faaliyetler,
- Depresyon, korku, fobi, uyku bozuklukları,
travma gibi psikopatolojik rahatsızlıklar.
|
|